Her seyahat dönüşünde, “şu anda gezip döndüğüm ülkede olmak ister miydim?” diye kendimi yokluyorum ve verdiğim cevaba göre gerçekte oradan ne kadar hoşlanmış olduğumu anlıyorum. Özellikle uzun geziler sonrası yeniden evde olmak huzur ve güven verdiğinden, eğer bu soruya “evet“ dersem, orayı gerçekten sevmiş olduğum ortaya çıkıyor.  Bunlar, kendimi rahat, güvenli, mutlu hissettiğim ve pek çok açıdan yabancılık çekmediğim ülkeler. Epeyce yer gördükten sonra...
2008 yılı, Ağustos’un ortası geliyor, köyde bir türlü işler bitmediği için Karadeniz yolculuğumuza çıkmamız sürekli ertelenerek bu tarihi buluyor. En sonunda Doğu Karadeniz’de havanın bozacağı korkusuyla işleri yarım bırakıp bir sabah çekme karavanımızla yola çıkıyoruz. Sapanca-Gerede-Çerkeş-Samsun güzergâhıyla Karadeniz sahil yoluna iniyoruz. Hiç durmadan Hopa’ya kadar yol alıp, Hopa’dan Borçka’ya doğru tırmanmaya başlıyoruz. Niyetimiz, Macahel’de hava bozmadan Artvin ve civarını görmek, Kaçkar’lara çıkmak. Oraları görüp bitirdikten sonra batıya doğru...
Aylardan Temmuz. İstanbul’dan St Petersburg’a uçuyor ve Neva Üstünde demirlemiş olan gemimiz Lenin’e yerleşiyoruz. St. Petersburg veya Leningrad veya Petrograd, Rusya’nın tarihî şehri, Büyük Petrotarafından 1702’de kurulmuş. 200 yıl Rus Çarlığının başkenti olmuş, 1914-24 arası Rus iç savaşı sırasında Petrograd olarak anılmış, Sovyet döneminde 1924-91 arası Leningrad olarak ismi değiştirilmiş, en sonunda Sovyetlerin dağılmasından sonra yönetim yeniden St. Petersburg adını halka sorarak almış. Baltık kıyısında Neva nehri üzerinde 42 ada üzerine yayılmış bir kültürel merkez ve eski, zarif binalarıyla meşhur. Tarihi binaları ile...
Fas ve Tunus komşu iki Kuzey Afrika ülkesi ama halkları birbirinden farklı. Faslılar esmer, uzun boylu, zayıf, hareketli çöl insanları. Fas, Okyanus’tan büyük kıtaya giriş noktası olduğundan, aynı  Panama’daki Cristobal ve benzeri diğer şehirler gibi kozmopolit, dünyanın heryerinden gelen insanlara çağlar boyu limanlık yapmış bir ülke. Fas tezatlar ülkesi. Yıllarca Fransız sömürgesi olarak kaldığı için herkes Fransızca konuşuyor. Hiç umulmadık şekilde trafik...
2004 ve 2008 yıllarında iki defa umre ziyareti yaptım. Benim çevremde bazen bu ziyaret ön yargılı karşılanabiliyor. Keskin çizgilerle çok tehlikeli bir şekilde ikiye ayrıldığımızı düşündüğüm bu günlerde, ibadetini yapan samimi bir laik ve Atatürk'çü müslüman olarak, her iki tarafı da bir dereceye kadar anlayabildiğimi hissediyor, iki kanattan da gelebilecek tepki ve yanlış anlamaları tahmin etmeme rağmen bu seyahatler hakkındaki tarafsız...